24 Ocak 2024 Çarşamba

Kartepe

 

Kartepe
Aylar önce kararlaştırdığımız ve uygun fiyata satın aldığımız Kartepe Greenpark oteldeki 3 günlük tatilimiz bugün bitti.

12 yıl sonra tekrar kayak dersi almamdaki tek motivasyon oğlum Yiğit'in kayak aşkıydı.Yiğit dersi aldıktan sonra hemen kendi kaymaya başlayınca anne ve babası olarak biz de dersleri alıp peşine düştük.Yiğit kendi telesiyeje binip, kendi  kaydı biz de ona yetişmeye çalışırken hem ne kadar yorulduğumuzu hem de uzun zaman sonra kayak yapmaya karar vermenin heyecanını yaşadık.

Şansımıza gittiğimiz günün gecesi kar yağdığı için pistler açılmış. Uludağ da yılın bu zamanında kar yok ve kayak yapılamıyor. Bizim tamamen şansımıza denk geldi :) Başlangıç pistinden 20 den fazla kez kaymışızdır. Geyik alanına çıkmaya henüz cesaret edemedik ama ben tek başına telesiyejle tura çıktım. 15 dk gidiş- 15 dk dönüş  fotoğrafta gördüğünüz manzarayı izleyerek keyif yaptım. Tabi o sırada Yiğit babasıyla kayıyordu :)

Döndüğümde bitmiş bir baba ile birlikte hadi biraz dinlenelim sucuk ekmek derken nöbet i devraldım ve ben de kayak takımlarını tekrar giyip kaydım.

İlk 2 gün tipi , fırtına,sis eşliğinde kaydık.3.gün ise güneşle. Bizden sonra karın eriyor olmasına üzüldük.

Bir kez daha gider miyiz acaba bu sene ?

Seni seviyorum Yiğit'im tatlı oğluşum ! Bunu da başardın. Azmin beni çok mutlu ediyor :)


13 Ocak 2024 Cumartesi

Babam Filmi Üzerine

Gece çalışmasında testlerin başlamasını beklerken gelen düşünceler.. Bir pazar sabahı 05:00

Televizyonlarda  neden iyiliği,  yardımlaşmayı körükleyen yapımlar yerine insanların nefret dolduğu, insan ilişkileri ya da  yemekler üzerinden birbiri ile atışan insanların gösterisine maruz bırakıldığını anlamaya çalışıyorum. Gündüz kuşağında  güzel bir davranışa imrenmek yerine başkası yerine utanmak anları ne kadar fazla....Ne zaman başladı yozlaşma ? Kırılma anı ne zamandı ?  Çocukluğumuz televizyonun bir nevi eğitim aracı olduğu döneme denk geldi. Bu yüzden mi şaşırıyorum bu duruma ? Susam Sokağı, Adam Olacak Çocuk...Ne güzel şeylere maruz kalmışız. Şimdi tüm çocukların açık tv lerden birbirine bağıran, nefret tohumları eken insanlara maruz kaldığını düşünmek içler acısı..Sosyal medya hepimizin hayatının tam ortasında ama Televizyonlar hala salonların ana odak noktası olarak yaşamaya devam ediyor bir çok evde...

Az önce, Babam isimli filmi göz yaşları içerisinde izledim. Eğitim almış bir insanın küçük bir kasabada  çevresini nasıl değiştirdiğini nasıl güzelleştirdiğini gördüm...İyilik ne zaman bu kadar uzağımızda kaldı...Biz ne zaman değiştik bu kadar ?  Bu film, benim bu kadar içime işlediyse tüm gün verilebilecek bu tür yayınların toplumu nasıl güzelleştirebileceğini hayal ettim.

Bilinçli bir yozlaştırma politikası döneminde miyiz ?

Çetin Tekindor gibi bir ustayı izlemek ve içimde oluşan kendini tamamlama isteği ile açtım bu sayfayı...

Günlük hayatımıza dalıp giderken, belki de çevremizde yapabileceğimiz ufacık değişikliklerin nasıl güzellikler yaratabileceğini hayal ettim..