31 Mayıs 2009 Pazar

Mayıs Biterken


Bir Mayıs ı daha uğurladık.En çabuk biten ay bence mayıs ayı.Yine gelecek doğumgünümü bekleyeceğim bu ay için.Çok seviyorum doğduğum ayı ve günü ne yapayım :)

Mayısın son haftsonundan notlarım :

*Önceden tren izlenimini veren uzun dikdörtgen odamı , ev halkımla birlikte (abim ve kız arkadaşı) harika hale getirdik. Artık sabahlara zevkle uyanıyorum.

*Melekler ve Şeytanlar' a en kısa sürede gitmek istiyorum.

*Seda Diker'in "Beni Ararken" adlı romanını büyük bir zevkle okuyorum. Konu genel olarak Yönlendirmeli Meditasyon ve hipnoz ' a dayalı. Her kitap beni bir parça etkiler..Bakalım kitaptan sonra kendimde nasıl değişimler olacak.
Tüm pazar günümü bu sitede geçirdim diyebilirim:
Gerçekten etkileyici yazıları var sevgili Seda Diker'in.

*Penguen in bu haftaki sayısı yine çok güzeldi. İyice müptelası oldum bu derginin.Metro ve minübüslerde okurken çok daha fazla zevk alıyorum nedense..Bu kız neye gülüyor bakışlarına da alıştım artık :)

*Ve Mayısın dinlenilesi şarkıları :
Teoman Çoban Yıldızı
Göksel Baksana Talihe

26 Mayıs 2009 Salı

Bozcaada


Araba gürültüsünden egzoz dumanından uzak bozcaadada , en anlamlı sabahlara uyanıp,bir soluk aldım mis gibi taze bahardan...

Ahşap merdivenlerden gömme banyoya inip yüzümü yıkamak mı yoksa o mis gibi sabun kokan beyaz havlularda hayatı yeniden koklamak mı eğlenceli olan..

Ayazma plajı ,Akvaryum koyu, Rüzgar Gülleri ,Bozcaada Kalesi ,Şehir Restoran da yediğimiz muhteşem balık ziyafeti, Vahitin Yerinde manzara eşliğinde akşam yemeği unutulmazlar arasında...Daha önce ismini bile duymadığım domates ve gelincik reçelleri...Daha çok şey hatırlayacağım bozcaadaya dair.

Tatilden sonra hayata adapte olmak oldukça zor :) Bir sonraki tatili hayal ediyor insan ...

Not: Geziye 16 mayısta çıkıp, 19 mayısta geri dönmüştük ,ancak yazmak kısmet oldu :) Bu arada dönüşte Çanakkale de uğradığımız Truva benim için tam bir hezimet oldu.Beklentileri çok yüksek tutmamak lazım , duyurulur.

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Haftasonu Notları


Düzce yolculuğumdan eli boş döndüm.Dalından sadece 1 erik yedim.Büyüdüğüm için mi bana küstü ağaçlar ? Neden erik vermiyorlar ?Kış boyu hayalini kurduğum erik dallarında tek tük erikler vardı..

Anneannem, annem ve ben..3 kuşak dişinin sofrada bir araya gelmesi ne müthiş bir duygu..Kim anne kim çocuk bir anda karışıyor ortalık..Anneme bir bakıyorum anne olmuş ikinci bakışımda küçük bir kız çocuğu.Çok komik durum yahu..Koskoca annesin yakışıyor mu annenden azar yemek :D Birlikteyken 4 kuşak bir arada olmayı hayal ettim...Umarım gerçek olur bir gün.

Oturup saatlerce olduğum yerde düşünmek istiyorum.Nedir bu üzerimdeki filozofluk havası bende bilemedim.Haftasonu odamda pencereden dışarı saatlerce bakmak yada sabah 8 de ananemin gürültüsünden kaçıp salonda balkon kapısını açık bırakıp sabah yağan yağmur sesinde uyuklamak...(Sanırım bu yüzde Yağmurlu sabahları Sevenler Kulubüne üyeyim :))

Bu aralar çok ustaymışım havalarında fotoğraf çekmek çok keyif veriyor nedense..Etrafa bak öyle çekilmez o poz, böyle çekilir modundayım :) Bu da çok hoş duygu... :D

Beşiktaş & Galatasaray maçından mağlubiyetle ayrılmak biraz üzse de Beşiktaş adına sevindim.

Ve abim bomba karikaturuyle beni çok güldürdü.

15 Mayıs 2009 Cuma

Go Mongo

Bir Moğol restoranının yemeklerinin ne derece özel olabileceğini de hiç düşünmemiştim.Beklenti bile oluşturamadım bu yüzden gitmeden önce.Kapıdan adımımı atar atmaz farkı hissettim, güler yüzlü karşılama ile teras a alındık. Garsonların uygun samimiyeti ve güleryüzü ile keyifli bir öğlen yemeği yedik İstinye Park Go Mongo'da.Menüden barbekü seçimimizi yaptıktan sonra elimize verilen bayrakların ne olduğunu henüz anlayamamıştım ama farklı bişeylerin gerçekleşeceğini de seziyordum.Oldum olası alışık olmadığım durumlarda "neden burdayım" iç sıkıntısı basıverir bir anda ama bayraklara adımız yazıldıktan sonra akışına bıraktım herşeyi.Biraz zaman geçtikten sonra tabağımız ve bayraklarımızla Moğol barbekü lerimizi seçmek için sergideki et ve sebzelere yöneldik.
Tabağıma çeşitli sebze ve etlerden koyduktan sonra sos önerisiyle birlikte ahçılara teslim ettik.Kendimiz hazırlayıp, soslarımızı seçerek onlara pişrittik yemeğimizi.
Şaşırtan tek şey içeceklerin aşırı pahalı olmasıydı.Bir kola için 6,5 ytl ödemek içime oturdu doğrusu.

Eğlenceli farklı bir öğlen yemeği için mutalaka uğrayın Go Mongo ya :)

12 Mayıs 2009 Salı

Büyük Ada

Çok büyük zahmetlerle çıktığımız Aya Yorgi kilisesi aslında öyle gözümde büyüttüğüm kadar şatafatlı değildi...
Önce bir hayal kırıklığı olsa da , manzarının büyüsüyle kendimden geçtim. Tepelerden, denizi ve koca alana yayılmış yeşilliği izlemek ne müthiş bir zevk veriyordu insana.

Yoğun fayton trafiği ve atların sebep olduğu müthiş koku eşliğinde bisiklete binmek zor olsa da bambaşka bir yerdeymişsin hissini yaşamak için ideal bir yer Büyük Ada.Olağanın dışına çıkmadan bu hayatın gerçekten anlamsız olduğunu kanıtlar gibiydi bu tur. Uzun zamandır ihtiyaç duyulan, ruhun açlığını doyurcak nitelikte bir bambaşkalıktı.

Durup durup fotoğraf çektim.Bu asil martı benim favorim.En büyük hayalimse martı sesleriyle uyanmak bir yerde ,bir gün , bir şekilde.

8 Mayıs 2009 Cuma

Karamel



Bazen karamel olsam diyorum.Evde daha çok kıymet gören , elle yemek yedirilen, gerektiğinde tüyleri kestirmek için araba ile götürülen, suyu yenilenip, gözleri, poposu temizlenen o...

Kimse gençlere değer vermiyor.Bu düşünceye bugünkü Haşmet Babaoğlu yazısı sevketti beni.Evde küçüksen ,senden büyük varsa susmak zorundasın...İş yerinde sana iş verip acayip tavırlar sergileyen biri eğer ki senden sözüm ona daha fazla "tecrübesi" varsa ve yaşça büyükse yine susmak zorundasın..

Oysa karamel gerektiğinde bana pençe atabiliyor.

Ben karamel olmak istiyorum.