29 Aralık 2009 Salı

Sakin



Bazı şarkılar vardır, çalarken hatırlarsın evet ben bu şarkıda uyuyakalmıştım zamanın birinde dediğin...Tam bu şarkıda serviste uykudaydım dediğim bir şarkı var. Şimdi kulağımda Only Superstition-Cold Play... Öylesine dinlerim diye mp3 player a attığım ayıkken açmadığım.Uyurken sırası gelince çalanlardan...Garip dünyalara götürüyormuş meğer.Uykudayken farkettim güzelliğini...

Birinin seni uyurken izlediğini farketmek ne de ürkütücü...Sen başka bir alemdeyken biri seni izliyor...Uyandığında senin yüzündeki ifadeye karşılık karşındakinin ifadesi.Kendini senin yerine koyduğunu görmek...

Uykuya hazırlanmak..Daha önceleri havlulara takmıştım.Yumuşacık havlular..Chakra mağazası huzur yuvam olmuştu sırf bu yüzden.Şimdi uykuya nasıl hazırlanılır onun peşindeyim..Yumuşacık nevresim,uygun yastık,yumuşak pijamalar..Huzurlu bir uykuyu getirecek mi ?

Herşeye hazırlanmalı insan..Gideceği iş görüşmesi mülakatına, uykuya, yemek yemeğe...Budur saygı değil mi ?Yaşadığın hayata saygı..Bir çırpıda olsun bitsin olmamalı hiç bir şey,sakinlik ve dinginlikle...

28 Aralık 2009 Pazartesi

Avatar



Sinema tarihinin en pahalı filmi diye adından söz ettiren Avatar filmi ile IMAX tecrübesini yaşamış bulunmaktayım.Sinemadan , gözlüklerden velhasıl herşeyden memnun ayrıldım filmden.Sadece biraz uzun geldi süresi.2 saat 40 dk.

Ben de Navi halkına katılmak istiyorum.Varsın mavileşeyim hem biraz boyum uzar fena mı...Bozulmamış doğaya, insanlığa hayran kaldım film boyunca.Hele o orman yok mu !! Bin bir çeşit bitkisi hayvanları ah ah..Ne dert ne tasa kalır orda :)

Senaryo filme göre hafif kalsa da görsellik etkileyiciydi.Film başlar başlamaz farklı bir dünyadaymışım hissini uyandırdı kesinlikle bende.2 saat kesintisiz filmi izledikten sonra ara verilmesi de şaşırtıcı oldu.Aradan sonra 40 dk lık bir süre daha devam etti film.Harcanan emeklere değmiş ve güzel bir film yapılmış.Ödüllere doymayacak gibi görünüyor.

3 boyutlu filmlere tövbe etmiştim ama çıkan problemlerin gözlükle alakalı olduğunu anlamış bulunmaktayım.İstinye Park AFM sinemalarında 3 boyutlu film izlemekte sakınca yokmuş yani.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Heyecan

Dün birşey farkettim. Ben Marmara otele karşı bulaşık yıkıyorum .En tepedeki o ışıklı ekranını görüyorum mutfak penceremden.Tuhaf geldi yani... Bazen hava yağmurlu, bulutlu değilse sesleriyle huzur veren martılar geçiyor pencerinin kenarından.Keyif alıyorum işte o zaman

İş çıkışı eve koşturup elimde çamaşır suyu yerleri viledalarken yada soğan, ıspanak yemek yaparak kafa dağıtırken buluyorum kendimi.Durum hayra alamet midir ? Bilemiycem.

Karamelcim sabah titriyordu resmen.Soğukta kalkmış ta ablasının gürültüsüne, birşeyler istiyor, gözleri yarı açık yarı kapalı.Kediler de uyur gezer olabilir mi ?

Avatar a gidiyoruz !!! Bu perşembe İstinye parkta imax te izleyeceğiz.Bakalım nasıl bir film bekliyor bizi.

Bu arada ben öğrenciyken daha iyi Ispanak yapardım.Ne oldu anlamıyorum ? Dünkü de bir tuhaf.Bu kaçıncı deneme ama...

Ayşe Özyılmazel de albüm yapmış.Nasıl olabilir ki ? Dinlemek lazım.Köşe yazıları gibiyse güzeldir :)

Heyecanlıyım hemde çok ! Bakmayın hep öyle değilim ama bugün heyecanlıyım işte !

10 Aralık 2009 Perşembe

Salsa !!!


Bilen bilir , dilimden düşmeyen bir Salsa maceram vardır 2 aylık :) O zaman ofisten grup halinde katılmıştık derslere.Geçen sene kış vakti..Ne kadar içimizi ısıtmıştı o dans günleri.Eğlence içinde geçiyordu vakit.Birbirimizin dansına bakıp iç geçirip güldüğümüz anlar, kış akşamlarımızın en güzel aktivitesi olmuştu Salsa...

Ben o günleri bu kadar özleyeceğimi hiç düşünmemiştim işimi değiştirirken..Ofis içinde kahve içişlerimizi, ITU nun kampusunu daha birçok şeyi özlemle hatırlayacağımı hiç tahmin etmiyordum doğrusu.Finansal düşüncelerle çıktığım iş değiştirme yolculuğum çok da kötü sonuçlar vermedi bana şükür.Ama içim bi parça eziliyor şimdi..Özlüyorum arkadaşlarımı napıyım...

Bachatada eğlence var sananlar fena halde yanılıyor hüzün var düpedüz bu şarkılarda...Ağlatıcaklar.Dans ve hüzün var ortada.Birde özlem olunca geçmişe daha bi dokunuyormuş.

En sevdiğim Bachata müzikleri :
Hoja en Blanco (Alexandra )
Ay mami (Aventura)
Obsecion (Aventura)

9 Aralık 2009 Çarşamba

Gözlerin

Yan fülüt sesi yine... İçime işledi sanırım..İçim gidiyor müziğine...

Düşlerin parlayıp söndüğü yerde
Buluşmak seninle bir akşam üstü
Umarsız şarkılar,dudağımda bir yarım ezgi
Sığınmak gözlerine,sığınmak bir akşamüstü
Gözlerin bir çığlık,bir yaralı haykırış
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi

Bir orman bir gece kar altındayken
Çocuksu,uçarı koşmak seninle
Elini avcumda bulup yitirmek
Sığınmak ellerine bir gece vakti
Ellerin bir martı,telaşlı ve ürkek
Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken

Bir kenti böylece bırakıp gitmek
İçinde bin kaygı,binbir soruyla
Bitmeyen bir şarkı,dudağında bir yarım ezgi
Sığınmak şarkılara sığınmak bir ömür boyu

Gözlerin bir çığlık,bir yaralı haykırış
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi
Ellerin bir martı,telaşlı ve ürkek
Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken
.

Zülfü Livaneli

3 Aralık 2009 Perşembe

Küçük Prens (le petit prince)



Son günlerde elimdeki kitap ,Kayıp Gül kitabının tanıtımlarında ismine rastladığım "Küçük Prens" adlı çocuk romanı..Biraz geç kalmadın mı demeyin, ben de önce yadırgadım kendimi.. Ancak kitabın derin anlamlar içeren sayfalarına daldıkça çok da geç kalmadığımı düşündüm..

Küçük Prens sadece çocuklara hitap etmiyor.Çocuk gözünden büyükleri anlatıyor... Biz de yetişkin olarak yaptığımız tuhaflıklarla başbaşa kalıyoruz sayfalarda...Çocukluğumuzu anımsıyoruz..

Vikipedi de birazcık baktım , neden hiç rastlamadım daha önce bu şirin kitaba diye ve sebep şu imiş efendim :


"Kitapta Küçük Prens'in yaşadığı asteroidi (B612) bulan bir Türk astronomdur. Hatta bu astronom asteroidi uluslararası bir kongrede anlatır. Fakat fesli kafası ve doğulu giysilerinden dolayı kimse onu dinlemez, ama bir Türk diktatörün kıyafet devrimi yapıp herkesi Avrupalı gibi giyinmeye zorlamasından sonra aynı astronom bu defa modern kıyafetlerle kongreye katılır ve herkes ikna olur.
Mustafa Kemal Atatürk'ü bir diktatör ve yanlış yolda olarak tanıtan bu satırlar yüzünden uzun yıllar Türk okuyucusu kitabı sansürlü okudu. Yine bu yüzden kitap, eleştirilere maruz kalabileceği gerekçesiyle 2005 yılında ilköğretim öğrencilerine önerilmek üzere hazırlanmış olan 100 Temel Eser arasından çıkarıldı."

Tabiki diktatör tanımlamasından rahatsız oldum ama bütün kitaba da kıyamadım.
D&R da rafta rastlayınca tutamadım kendimi bir çırpıda aldım ama size online okuyabileceğiniz bir site buldum.

İşte burda :

http://www.1001kitap.com/Cocuk/kucuk_prens/index.html

1 Aralık 2009 Salı

Neşeli Hayat


"İnsan sevdiklerinin dostlarının yüzüne kaygısız utanmadan bakabiliyorsa işte o neşeli bir hayattır..İyi seneler"

Yılmaz Erdoğan
(Rıza Şenyurt )

Kanyon da Neşeli Hayat filmini izleme fırsatı yakaladım ve film bitince iyiki izledim dedim.Kendi işime şükrettim doğrusu.

Neşeli Hayat Farklı bir hayatın öyküsü.Belkide milyonların öyküsü...Keşke yardımseverlik yaygın olsa dedim...Ben ne kadar yardımseverim acaba dedim...Elimden ne gelebilir ki dedim.Dedim de dedim film boyunca...
Rıza Şenyurt'un insanlığına hayran kaldım..Sıkıntısıyla neşesiyle esprilieriyle saf insanlığın öyküsüydü bu film.

Yılmaz Erdoğan gerçekten başarılı bir film çıkarmış.Aslına bakarsanız aylar önce filmin çekimlerine şahit olmuştum.Ama filmden bi haber olduğum için Yılmaz Erdoğan ın halini,kıyafetini görünce ne kadar sade bir hayat yaşıyor diye düşünmüştüm :)
Film hakkında daha fazla bilgi için sitesini ziyaret edebilirsiniz :
Ayrıca film hakkında güzel bir köşe yazısı :