10 Ekim 2016 Pazartesi

Keşke

Keşke herkes bir anne Mutlu olduğunda tüm ailenin Mutlu olabileceğini bilseydi...
İşte belki o zaman... vermekten çık almak ve ilk reddedilişle gelen mutsuzluk falan saçma şeyler
Bu gece sorgulamalar kendini aramalar gecesi çok düşünme sabah 6:30 da ayaktasın dedi birisi


27 Eylül 2016 Salı

Güvercin

Hani bazen böyle ansızın öylesine bir kareye takılırsın ve  fonda çalan müzik kafa derinden itibaren ayak uçlarına kadar karıncalanmalar yaratır işte öyle birşeydi bu şarkı..

22 Eylül 2016 Perşembe

Kaş Gezi Notları




Eylülde yapılabilecek en güzel şey Kaş a gitmekmiş.Ben bunu 30 umdan sonra anladım.Hatta mümkünse her boş bulduğun anda Kaş a gitmeliymiş insan...Denizin, göğün mavisini, etrafın yeşilini begonvilleri içine çekmeliymiş insan..Öyle çok bakmalıymış ki uzun süre gözünü kapattığında orada olduğunu hissetsin.

Bir kaç gün oldu döneli ve her gözümü kapattığımda Patara Prince akdeniz Teras odasının manzarasından denize bakıyorum.Yan tarafımda begonviller..

Yiğit ciğim manzara falan çok takmadı tabi.Eve ne zaman dönücez bu oda küçük falan dedi.Neyseki odada olduğumuz zamnalarda hamur, bant ne varsa oynayacak onlarla oyalandı.Jakuzi keyfi bile yaşadı.Otelin havzu deniz suyundan olunca tadından yenmedi

Kaş ta unutulmayan anılarım ; Kaputaş plajı,Patara Plaı,Çukurbağ yarımadası,Patara Prince otelin eşsiz manzarası ve huzurlu mekanı.

Yalnız en unutulmazı bu otelde pizzadan zehirlenmemiz.Maalesef 1 günü çaldı bizden.Böylesine güzel mekan böylesine kötü işletilebilirdi.Pizza dan bir süre uzak kalacağım.

Kaş ta yemek yenilecek yerlerden biri Hünkar Ocakbaşı,Kaş Marina da Vita.Kalkan da Minik migrosun yanındaki Köfteci.
Marina Vita daki ahtapot gayet başarılı idi.

7 Eylül 2016 Çarşamba

Work Work work !

Rihanna Work Work Work çalıyor sanırım üst üste  4. dinleyişim.
Metroda okumaya başladığım kitap : Olasılıksız
2 gün sonra 10 günlük kurban bayramı tatili başlıyor.Önce Düzce sonra Kalkan...
Beklemekten yoruluyorum ama gelsin tatil.
Kiehl's avakadolu göz kremi güzel, nem serumda harika sonbaharla birlike cildimin kurtarıcısı oldular.
Yiğit im dün anne bizim evde bebek olsa keşke dedi.Sonra da bana abi dese dedi.Şaka gibi.Saat de biraz geçti rüya mı gerçek mi ne oluyor diye sersemledim bir an.Ama o da bana anne diyecek dediğim an vazgeçti.Vazeçirmek için mi böyle yaptım bilmiyorum.


6 Eylül 2016 Salı

Feng Shui

Evet google daki dünkü aramalarım Feng Shui üzerine idi.Kitaplar Feng Shui ile ev tasaramı ,onlar bunlar..Hani hiç bir işin olmaz da ay bugün ne yapsam dersin de aklına böyle takılıverir ya heh işte ben öyle de değilim..Yani öyle boş dk ayarlamak falan lüks benim için.
Bu yüzden UX eğitiminde bir kulağım eğitmende iken başladım araştırmaya Feng Shui ile ev nasıl dizayn edilir Bildiğiniz ya da bilmediğiniz üzere Feng Shui ........vazgeçiyorum kısaca eve iyi enerji akımını sağlamak.

Bunun için bir bütçe falan ayarlayamayacağıma göre yapabileceğim ilk şey evdeki sivri yapraklı bitkilerden vazgeçip (kılıç çiçeği) daha ovalimsi bitkilere geçmek.Batıl inanç ile  ev sahibi olmaya vesile eder düşüncesi ile evime soktuğum kılıç çiçeğini ne yapacağım bilmiyorum.

Böyle işte, hayatım akıp gidiyor.30 lu yaşlar  daha düzenli.daha kendini bilerek yaşanıyormuş.Kendimi ve Şamil i tanıyorum ve daha güvende hissediyorum.

Edit :Seni minik Cedrik,yanaklarını sıkasım geldi kendimin.

12 Ağustos 2016 Cuma

GOT !!!!

Biliyorum çok boşladım seni..Nedeni GOT : Game Of Thrones
Son sezona geldim.3 yaşında bir çocuğu ve evde yardımcısı olmayan çalışan bir kadın için Game Of Thrones bir lüks.Evet bu lüksü seviyorum.

Yiğit babası ile dondurma yemeğe gittiğinde
Serviste
Öğle arasında

Kısaca boş bulunduğum her anda GOT izliyorum.Favorim Sansa Stark bu ara.Bazen  Danerys Targeryan , bazen John Snow bazen Arya Stark...diziyi bitirince boşluğa düşmemek için hemen eliem alacğaım kitabı ayarladım : Olasılıksız

Böyle işte ülkenin halini bilerek yazmıyorum bilerek bahsetmiyorum.Çünkü zor atlatıyorum.Her çöp kamyonu sesinde tank sesini hatırlamak, o gece gördüklerimi tekrar yaşamak istemiyorum.Servise her binişimde tankların izlerini görmek  ve Acıbadem Mh muhtarının öldürüldüğü o kaldırıma basmak istemiyorum.Zor bir dönem atlatıyoruz Gizli Çekmece.Gördüklerim hala kabus gibi aklımda...Camdan baktığım an eli silahlı askerler üzerindeki 4 tank hala aklımda...





16 Haziran 2016 Perşembe

Ali

Sıradan bir gün...İşten çıkıp Koşuyolundan Yiğit i alıp eve gitmek üzere yürüyordum.Yiğit minübüslere bu aralar çok meraklı olduğu için taksi yerine minibüs ile önce acıbadem caddesine çıktık.

Karşıdan bir baba ile oğlu...mümkün değil 20 yıl öncesi Ali karşımda..İlk çocukluğum kendimi bildiğim andan beri ilk arkadaşım.

Olamaz gerçek mi diyerek yürüdük birbirimize ve sarıldık.Aynı yaşlardaki çocuklarımız da sarıldı birbirine.Öptüler birbirlerinin ellerini.Gözlerim doldu

Tüm duyguları karşılıklı söyleyip vedalaştık.

Fotoğraf çektirdik telefonlarımızı aldık.Tekrar görüşeceğiz kısmetse :) Ama hiç biri 20 küsür yıl sonraki ilk karşılaşma gibi olmayacak eminim.Yine de çocukluğumu kendimin bir parçasını karşımda kanlı canlı görmek yaklaşık 1 saat şapşal bir gülümseme ile bıraktı beni :)


Diğer elime de dokun

Neden nasıl oluştu bilmiyorum çok uzak zamanlarda vücudumun herhangi bir yerine dokunulduğunda simetrisi olan tarafına tekrar dokunur ya da bunu yapan başkası ise  tekrar dokunmasını isterdim..aman tanrım neler atlatmışım :)))

Yo yo gayet  sağlıklı bir bireyim :) Hatta etrafımdaki çoğu insandan daha sağlıklı düşüncelere sahibim.

Neyse bunu farkeden babamın bu tuhaf takıntıyı yenmem için  uğraştığını hatırlıyorum.Annemin de çok umursamadığını ama karşımdakinin  talebimi reddettiğinde sinirlendiğimi hatırlıyorum.Diğer elime de dokun diğer omzuma da dokun gibi..

Bunlar tamamen hafızamdan silinmişken genlerimin oğluma aktığı anı gördüğümde, evet gördüğümde bunu nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum ama aklım başımdan gitti diyebilirim.Tam olarak aynısı değil.Söylediği bir cümleyi aynen tekrar etmem ya da bir eksik fazla ifade takınmamam onun kontrolu altında olmamı istediğini görüyorum.

Duyguları gözlerinden akan bir insan olduğum için dün okulun psikologu telaşımı anlayıp yardımcı oldu.Yiğit i yakından gözlemleyecek.Fazla mı titizleniyorum ? Hayır sürekli takip etmeliyim...





10 Haziran 2016 Cuma

Yabancı

Başlığı yazarken henüz bitirdiğim Yabancı kitabını yazmak niyetindeydim ancak baktım ki her kelime seni hatırlatıyor..

Yabancı , bu kitap gibi sen de bir kitapla girdin hayatıma..Tek bir kitabın hayatımı değiştireceğini bilseydim başlar mıydım ? Kitap bahane miydi ? Hiç birini bilmiyorum tek bildiğim yazmaya seninle geri döndüğüm....

Albert Camus nun tek solukta okunası kitabıydı benim için Yabancı.Topluma yabancılaşmanın, kendine yabancılaşmanın insanların o kalıplarına giremeyişin hikayesiydi Yabancı.

Üstüne aşağıdaki  linkteki yazıyı okumamın kitabın son sayfasına geldiğim güne denk gelmesi.. Hepsi bir tesadüf mü ?

http://istiraki.blogspot.com.tr/2014/10/aysen-grudadan-mehmet-piskine-kendimi.html


Kalıbınıza ... diyesim geliyor nasıl olduğumuzu değil nasıl göründüğümüzü önemsediğimiz sürece kendimize dışarıdan bakacak kadar önem atfettiğimiz sürece sonumuz maalesef onunla aynı..






1 Haziran 2016 Çarşamba

Evet Yaptım !

Yaptığımı savunacak değilim.Ama o metroda bacaklarını açarak oturan tip beni buldu..Yanımda gevşek gevşek otururken tuttum kendimi sabır dedim.Metro Küçükyalı durağına geldiğinde hafifçe ayağa kalkıp kapıya yöneldim.Sol elimde tuttuğum çantamı , solumda kapının hemen yanında oturan beyfendinin (!) kafasına geçirip omuzuma aldım .Hiç bir şey yok gibi devam ettim çıktım metrodan..Evet yaptım.Sanırım o gün normal değildim.

Kapıyı Anahtarla Açmak ya da açmamak

Yıllar yıllar önce henüz yeni ergenlik ya da ergenlikten çıkma döneminde okuduğum yazarını tam hatırlayamadığım bir kitaptı bu başlık.Kapıyı Anahtarla Açmak

Şimdi evde annemin olduğunu bilmek tıpkı okul günlerimdeki gibi heyecanlandırıyor beni..Eve gitsem otursak yemek sonrası çay demlesek içsek..Şuan şu mesaide olmam bile beni huysuzlandıramıyor..Mutluyum kapıyı anahtarla açmayacağım  evde annem var !!


24 Mayıs 2016 Salı

Böyle İşte

1 ay  ı geçmiş yazmayalı.Okumayınca yazamıyor da insan..Okudukça kelimeler dökülebiliyor -en azından benim- parmaklarımdan...Bir rahatlık çöküyor sonra oh be yazdım rahatladım.

Hayatımda çok fazla değişiklik yok.Öyle devam ediyorum.Tatil planı yaptık 17 temmuz için.Onu bekliyorum işte sabırsızlıkla.

Çoğu haftasonumuz Düzce de geçiyor.Yemyeşil bahçede çardak-salıncak-çay üçlüsü en keyif vereni.Yiğit için de güzel oluyor bahçede oynamak koşturmak.

Havalar güzel, ruhum gel gitli.Bazı sabahlar içimde sıkıntısız uyanırken bazı sabahlar örneğin bu sabah 06:20 itibariyle alarm çaldığında salona geçip battaniye altında düşünürken buluyorum kendimi.Uyanmaya çalışırken 15 dk geçiriyorum ve güne hazırlıyorum sanırım farkında olmadan kendimi...

Akşam Yiğiti ben alıyorum kreşten genelde.Park diye tutturmasa eve gitmek direk niyetim.Ama bazı günler kendini yerlere attığında ne yapacağımı şaşırıp hemen Şamil i arıyorum.Altunizade den Koşuyolu çok uzun bir yol değil Allah tan.

Elimde Albert Camus Yabancı var...Çok sık okuyamıyorum metro ya binemediğim için akşamları..Serviste okumak da zor.Game Of Thornes 1. sezona başladım.Hatta Şamil ile başladık.

Hayat böyle akıp gidiyor.Yaza girmenin rehaveti henüz çökmedi üzerime.Yoğun çalışmaktan sanırım.

15 Nisan 2016 Cuma

Sunum Ustası Olmak

Bu kadar iddialı başlık attığıma kanmayın lütfen.İddialı olmak benden biraz uzak ,çoğu zaman sadeliği tercih ederim.Ama okuduğum kitap,  sunumlara twitter dostu vurucu başlıklar koyulmasını tavsiye ettiği için ilk uygulamaları blogumda denemeye karar verdim.İlk olarak 3 kuralı ve twitter dostu başlık konusunu işledim : Sunum - Ustası-Olmak

Sadelik demişken ünlü sözü hatırlayalım :)

Sadelik üst düzeyde bir sofistikeliktir ..Leonardo Da Vinci

Gelelim kitabıma, TED Gibi Konuş

Bu kitabı almaya karar verdiğim gün bir toplantı sırasında gerginlikten sesimin titreyip hayata neredeyse küsüp ben bu sunum işini yapamayacağım galiba dediğim gündü.

Hani bazen kendinizi Mr Bean gibi hissedersiniz ya o gün o gündü.

Öyle hayat kurtaracağını düşündüğümden değil merakla ekledim sepetime..Ve satın aldım.

Sadece sunum yaparken değil sunum izlerken kendimi karşımdaki kişinin yerine koyduğumda bile kalbim hızla atmaya başlar.

Şimdi anektodlarla dolu bu kitabı keyifle okuyorum.Aslında okumak yetmez bol bol Ted konferansları dinlemek lazım.Sunum bu ne zaman başa geleceği bilinmez.




Sevgiyle kalın,


8 Nisan 2016 Cuma

Hayat Kısa

Yaklaşık bir iki haftadır kendi kabuğuma çekilme eğilimim var.

Bilmeyen beni tanımayan ve blogu takip eden var mı bilmem...Dünya iyisi fazlaca konuşkan herşeyi ve  en iyisini ben bilirim, kek mi yaptın ha-hay biraz tereyağı koymalıydın  kıvamında , azıcık geç doğsam anneannem ya da babaannem olabilecek bir kayınvalidem var benim.6-7 aydırbirlikte yaşıyoruz.Bana inanılmaz güzellikler katıp arada çekirdek aile özlemiyle kabuğuma çekilmeme vesile olan bir yaşam tarzı bu.Bu yaşamı seçmemizin nedeni çok basit 

Yiğit in öğlene kadar kreşte olması öğleden sonra eve gelmesi
Tüm gün kreşe vermeye hala kıyamıyor oluşum
Bakıcılardan yeterli sayıda kazık yemiş olmamız.

İşte son 1-2 haftadır bir kabuğuma çekildim ben.Sonra bir kabus eşiliğinde tüm hayatımın sonlandığını görünce ertesi gün yarım gün izin alıp Yiğit in kreşine koştum.Servis yerine ben aldım onu kreşten..Beni görmek için heyecanı herşeye değerdi.Park , kidzania ,oyuncakçı gez gez bitmedi gün.
Akşam 6-7 gibi uyuyakaldı yavrucağım yorgunluktan...

Hep içimde kalmıştı başbaşa gezip tozmaca oğlumla..Bunu da yaptık.
Hayat kısa bunu söylüyorum çokça önüme gelip dert anlatana...Mutlu anıları biriktirmek lazım daha çok daha çok.

Bu akşam ya da yarın sabahtan düzce ye gidiyoruz.Annemi babamı bahçemizi yeşili doğayı az stresi özledim

Sevgiyle kalın 





24 Mart 2016 Perşembe

Dinliyorum


En bayıldığım şey kendiliğinden keşfettiğim şarkılar.Bir yerde bir şekilde duyup bayılıp sonra bir şekilde karşıma çıkanlar.

İlk Yasmin Levy sonra daha önce hiç adını duymadığım Elif Kaya dan dinliyorum 2 gündür serviste bu şarkıyı.

Bu da diğer versiyon.Turkcell müzik ten bir şekilde denk geldim bu versiona bu da hoş.Dinliyorum işte öyle





21 Mart 2016 Pazartesi

Kaos ve bahar

Ülke kaos içinde...Cumartesi günü İstiklal de canlı bomba ile 3 kişi öldü ve 37 kişi yaralandı.Rakamlar hiç birşey..Milyonlar evine kapandı.Umutsuzluğa düşüp ne yapacağını şaşırdı.
Eve sağ salim dönebilmek tek arzu haline geldi.Ne diyelim..Dua edip ülke için güzel şeyler ummak dışında elden birşey gelmiyor bazen..Hele de bir ufaklık varsa hayatında iyice gelecek korkusu taşıyor insan...Umut etmekten güzel şeyler dilemekten bir olmaktan başka ne gelir elden bunu düşünüyorum...
Kutuplaşmadan birlik içinde yaşayabilmek öyle zor ki bu zamanda...

Herşeye herkese inat güzel ve yalnız ülkemizi sevip yaşmaya umut etmeye devam.

Tüm bu kötü enerjiyi Yiğit ten saklamaya ona hissettirmemeye çalışmak çok zor.Bahar ne olur güzellikler getir ülkeme...Herkesin bir olduğu cehaletin yok olduğu insanların herkesi kucakladığı bir toplum yarat..

17 Mart 2016 Perşembe

İdefix le Aşk

Kitaplara verdim kendimi.Jesper Juul Çocuk Yetiştirme Rehberi kitabını bitirir bitirmez yeni bir kitaba başladım.TED gibi konuş.

TED hani şu milyonlar tarafından izlenen sunumların,konferansların yapıldığı Teknoloij,Eğlence,Dizayn ın baş harflerinden oluşan ,parlak insanların başka parlak insanları dinlemek için toplandıkları seminerler yani TED konferansları.İşte bu konferanslarda yapılan sunumların en başarılı olanları özenle seçilmiş ve yazar bu sunumların başarı sırlarını açıklamış kitapta...Bu sabah yine tahmin edeceğiniz gibi metro da okudum ilk sayfaları.Ve birden enerji dolu hissettim kendimi şu iç karartıcı günlerde.Terör malesef :(

İdefix ten sipariş verdiğim 4 kitaptan bir tanesi TED gibi Konuş.Diğerleri de şunlar :

Bülbül ü Öldürmek (Harper Lee)
30 Yaşında Kadın (Balzac)
Sineklerin Tanrısı (William Golding)

TED gibi konuş tan sonra Balzac ın romanına başlamayı düşünüyorum.Tabi evde odamda sırada bekleyen bir kitabım daha mevcut.Albert Camus Yabancı

Böyle işte umarım Yiğit te benim gibi kitap aşığı olur.Şimdiden kendi kendine kitap okuyormuş gibi yaparak resimleri yorumlarken görüyorum onu.Benim ses tonumu taklid ederek hemde !!
Ah saçların Yiğit  !! Koklamak öyle güzel ki :) Bana bunu yaşattığın için şükürler olsun Allah ım.

Kenan Doğulu konserinde belime sarılırken Saçların demişti Şamil içini çekip...
Şimdi ise onu kızdırmak için yüzünü gıdıkladığım bir araç olmuş :)
Ah zaman ne dönüşümlere kadirsin !

8 Mart 2016 Salı

Uyku

Yurtdışındaki bir araştırma sonucu aslında tiroid hastalıklarında verilen yapay hormon yerine beslenmenin düzenlenmesi sorunu ortadan kaldırıp gereksiz yapay hormon tedavisine gerek duyulmuyormuş.

Hadi bakalım
bugüne kadar hangi dr benim protein, c vitamini vs depolarıma baktı ? Bu depolardan kaynaklı hormonlarım düzgün salgılanmıyor ya da t4-t3 dönüşümüm gerçekleşmiyor olabilir.Hangisi bundan haberdar?

Şu alışılagelmişi uygulamada ustalığımıza hayranım.Türkiye de mutlu muyum ? Başıma gelen son bir kaç olay nedeniyle hayır değilim.Üst üste gelince de yaşanmaz artık buralarda noktasına geliyorum.Baharla birlikte hani şu yaşamda yanlışları hataları farkeden emekli amca modu var ya onu bırakmayı diliyorum.

İş mi ? Bu ara iç açıcı değil.Herşeyi yap ve herşeyi güzel yap.Olmuyor maalesef

Yiğit imin kokusu dışında herşey bi tuhaf bu ara.

Ne mi iyi gidiyor ? Uyku.Uyuyabiliyorum ve kafamı boş bırakabiliyorum en azından bu güzel...

18 Şubat 2016 Perşembe

Masam


Bu benim günde 8 saate yakın zaman geçirdiğim masam ve metro ile işe gidip gelirken okuduğum kitabım.Resimi çekerken bilerek bıraktım kahve fincanımı ve kaşkol ümü.
Bir gün baktığımda 18 şubat taki ruh halimi ve yaşadıklarımı hatırlamama yardımcı olması için.Ne sandınız yazıp bırakıyor muyum ben bu blogu ? Geçmiş yıllarımı keyifle okuyup o günlere geri dönüp bu yaştan bakmamı sağlıyor bu blog.

Jesper Juul-Çocuk Yetiştirme Rehberi
Ebeveyn olarak kendimi sınıflamamı ve kedimi tanımamı  sağlayan bir kitap.

Kozlu





Sibel in 14 şubatta doğum yapması ile Ereğli ye gittik.Güzel meleğim pamuğum Çağan ile ilk görüşte aşk yaşarken Yiğit imin kızgın bakışlarına şahit olup hemen kendime geldim.

Ereğli de gece abimlerde kalıp ertesi sabah Zonguldak yoluna düştük.Virajlı yollardan geçerken heyecanım doruktaydı.Tünellerden geçerken Ilıksu , değirmenağzı plajlarını gösterdim heyecanla Şamil 'e.Tünelden yürüyerek geçip plaja nasıl indiğimizi anlattım.Fatih sitesindeki Çınar Yapı evlerine gittik sonra.11 ile 18 yaşları arasını geçirdiğim bu apartmana bakıp o zamanki hallerimi düşündüm.

Sonra kendimi bildiğim andan itibaren 11 yaşıma kadar yaşadığım Kozlu daki evimize gittik..Sarı kırmızı boyanmış evin ilk katıydı bizim ev.Yanında avukat Rasime teyzelerin terkedilmiş evi hayal kırıklığı yarattı .Evimizin yanında Gülizar teyzenin yaptırdığı koca apartman ile birlikte ,pancar,ay çekirdiği,incir,mısır yetişen bahçesinden eser kalmaması  2.bir hayal kırıklığı oldu. Korkarak küçük bahçeye girdim.Ev sahiplerimizin İstanbul a taşındığını öğrendim sonradan.Zaten dışarıdan bakıldığında çok terkedilmiş görünmese de pek hayat yok gibiydi.
Yiğit babası ile kaldığında bahçeyi gezip çocukluğumu düşledim.Çok iyi geldi buraları tekrar görmek.Gerçek dışı bir mekanda geçmiş  gibi hatırladığım çocukluğum gözümde canlandı tekrar...



12 Şubat 2016 Cuma

Osmanbey

Ah be ah...6-7 yıl öncesi ne çok yakın ne çok uzak.Nasıl da özlüyorum o zaman dilimini...
Bomonti girişinde, polis karakolunun önünde abimin motosikleti çalınana kadar güven içinde yaşadığımızı zannettiğim evimiz...
Sabah karanlığında Almata  uçaklarına yetişmek için çıktığım saatlerde taksilerinden inerken karşılaştığım hafif de ürktüğüm sevgili transeksüel komşularım...
2 adımda metroya inmenin rahatlığını yaşatan cıvıl cıvıl Abide-i Hürriyet caddesi...
Manavı, takıcısı,organik pazarı...
Nişantaşına yürüyerek inmenin cazibesi...
DISK in dibinde yaşıyor olmamız nedeni ile 1 Mayıs larda evden uzak bir yerlere kalıcı olarak gidişimiz ve abimin beni dünyanın tüm kötülüklerinden koruma çabaları..

Ah be ah be diyorum abiciğim.Özlüyorum...


4 Şubat 2016 Perşembe

Ankara

Çok seviyorum böyle bakışı hayatı değiştirme gücü olan kitapları.Evrenden Torpilim Var beni değiştiriyor.Hani olur da biri okumak ister böyle övünce de keyfi kaçar insanın çok iyi çok güzel denince bir itici gelir o kitap.Heh işte ben onu yapmak istemiyorum şuan.Okuyun da demiyorum.Değişik diyorum anlayın.

İşte bu kitapla birlikte bir tohum yerleşti içime.Hayatımı değiştirme gücüne sahip olduğumu farkettim.Bakalım gelecek nasıl şekillenecek

Kahve içmeden o güne başlayamıyorum diyen arkadaşıma şaşırarak gülerdim.Şimdi benim de tetikleyicim kahve oldu.

Başlık neden ankara derseniz onu yazmayacağım.Ankara olsun istedim.Bana bir şeyler hatırlatsın istedim.Çünkü bir hedef var.Hedefler olmadan hayat ot gibi olurdu.Yazarsam komik olur ya...

Ve bu sona gelirken diyorum ki yaşam fışkırsın her yerinizden :)
Yarın annem babam geliyor diye mi bu coşku ? Seviyorum herkesi herşeyiiiiii

21 Ocak 2016 Perşembe

Joy (Spoiler)


Joy güçlü bir kadının hikayesi..Güçlü derken gerçekten güçlü.Çocukluğundan beri bir şeyler yaratan ,kendi köpeği için boğulma engelleyici tasma yapan bir mucit..Anne ve babasının boşanması türlü sorunlar nedeniyle istediği okula gidememesi hayallerini çok geride bırakmış bir halde  30 lu yaşlarında iken başlıyor film.2 çocuk ve evinin bodrumunda yaşayan boşandığı kocası, tüm gün odasında pembe dizi izleyen çatlak annesi  var hikayede.Ve ona yol gösteren ananesinden dinliyoruz hikayeyi...

30 lu yaşlarında iken hayatını gözden geçirip birden aydınlanıp eski haline dönmeyi bir şeyler yaratmayı arzuluyor.Bu süreçte düşüyor kalkıyor yine düşüyor yine kalkıyor ve amacına ulaşıyor.
Joy bir mücadelenin hikayesi...

Hala yazarken uyuşuyor ellerim kafam..Filmden çıktığımda kendimdeki o güveni anlatamam.
Ne olursa olsun vazgeçmek yok !! Her zaman mücadeleye devam.


19 Ocak 2016 Salı

Kitaplar ve Değişim


Masumiyet Müzesi sonlara doğru yaklaşıyor.. Kitabı bitirdiğimde aşağıdaki kitapları okumak üzere odama yerleştirdim :

Çocuk Yetiştirme Rehberi : Jesper Jool
Şeytan Tüyü : Seda Diker
EvrendenTorpilim Var : Aykut Ogut
Yabancı : Albert Camus 

Bu kitaplardan en çok ihtiyacım olan Evrenden Torpilim Var.Bir şeyleri değiştirmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyenler için yazılmış.İşte Ben !!!

Aslında bir kaç senedir  hayattan öğrendiğim şeyleri uygulamaya koydum. 

Birincisi olumsuz bir düşünce aklıma geldiği an o düşüncenin esiri olmamayı öğrendim.
İki: daha çok okumayı öğrendim
Üç: kendimi suçlamamayı öğrendim sayılır.Bunu oturtuyorum olacak.
Dört, Önceliği kendine vermenin bencillik değil kendini sevmek olduğunu öğrendim !!

Farkında olmadan ya da bilerek uygulamaya koyduklarım bunlar.Hayatımda değiştirmek istediğim şeyler var hala .2016 değişim yılı olsun.Neleri değiştirdim hayatımda seneye kritiğini yapalım beraber olur mu ?





18 Ocak 2016 Pazartesi

Günün Sözü

Bin sene de okusam, ‘Ne biliyorsun?’ diye sorsalar, haddimi bilirim derim.  (Hz. Mevlânâ)

14 Ocak 2016 Perşembe

Acil

Çöpe bırakılmış ucu kırık bir Yağdanlık şişesi ve benim çöpü çıkarma girişimim Kadıköy Acıbadem Hastanesi Acil Servisinde sonlandı.Gece 10 da önce önemsemediğim parmağımdaki kesiğin üzerine bastırdığımda oluşan çukur beni bayılma noktasına getirdi.Bir sezeryan,bir ameliyat atlatmama hatta eşek kadar olmama rağmen iğneden dikişten korkmama şaşıran eşimin zoruyla hastaneye gidebildik.Doktoru görünce   şu cümleleri söylediğimi hatırlıyorum  "belki dikişe gerek yoktur dimi ? "

Sonuç : 4 dikiş bir tetanoz iğnesi..İnsafsız doktor..

Ve bugün 2  gündür  -tetonoz nedeniyle-geçmeyen kol ağrısı,parmağımda zonklama ile haftasonu release koşuşturmacası içinde mutluyum ! Evet garip mutlu hissediyorum.Elimi ıslatamadığım için sabahları saçımı Şamil yıkıyor :) Bunun verdiği şımarıklık mı bilemedim.Çok tatlısın !!

Duygusal gel gitler devam..Arkadaşlarımı özledim.Ayşe ve Cansel ile kahve kikirdemeleri ve dedikoduları.Böyle işte başlıyor sene...Kazasız belasız günler dilerim efendim.
Lacivert çok güzel bir renk...


6 Ocak 2016 Çarşamba

Keşifler

Ocak ayı süresince kendime bir hedef belirlemeye çalışacağım.Bu yıl o hedefi gerçekleştirmek için çabalayacağım.Hani demiştim ya piyano öğreneceğim bu yıl diye..Biraz zor gibi.Şuan bütçem 2. el de olsa bir piyano almaya yetmeyecek gibi.Yeni doğacak olan yeğenimin gardrobuna ayırdım bir kaç ay taksitleri.Toparlayabilirsem yine piyano düşüneceğim :)

Yazının başlığında da belirttiğim gibi keşiflerim var.  Youtube da kanalı olan Özge nin sayesinde Zinciri Kırma video su ile keşfettiğim  Barış Özcan.Aşağıdaki video ve daha nicelerini keyifle izleyebilirsiniz.Yoğun bilgi birikimi var.Keyifle izleniyor hepsi.

"Zinciri Kırma" hergün kendinize ufak hedefler koyduğunuz hatta bu hedefleri Your chain uygulaması ile de izleyebileceğiniz bir sistem.Sistem desem yanlış olmaz heralde.Hergün belirlediğiniz hedefinizi gerçekleştirdiğinizde takviminize bir X (çarpı) koyup bu çarpı ları birleştiğini görüp zincir oluşturuyorsunuz.Ve bu zinciri kırmamaya hergün o hedefinizi gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz.Örneğin hergün 10 dk kitap okuma gibi.Güzel bir sistem.

Sınav öncesi başladığım yarım kalan romanıma geri döndüm.Masumiyet müzesi.Orhan Pamuk un belki en hafif dil ile yazdığı romanıdır okuduklarım arasında.Kara Kitap'ta beni benden alan cümleler benzetmeler ile bazen tekrar tekrar aynı cümleleri okurken bulurdum kenidmi. Yazarın coşkulu cümleleri ile coştuğumu hissederdim.Aynı duyguyu Gölge Avcıları Kulübü'nde de hissetmiştim.Kitabın Yazarı tam da  bu cümleyi yazarken yanımdan geçti.Ne tuhaf  ne güzel bir duygu :)
Şimdi Masumiyet müzesinde cümleleri hızlı hızlı okurken yazarın duygularını yakalamaya çalışıp biraz zorlanıyorum ancak keyifle okuyorum.Biraz aşk acısı biraz arzu..Farklı bir kitap yine.Füsun ile Kemal e ne olacak.Ya Sibel e ?

İçim sevgi dolu bugün.Hep sürsün...

5 Ocak 2016 Salı

Uykun Kaçarsa

Gece 11 buçuk, tv karşısında uyuklarken hafif ürperirsin ,yatağa gitme vakti gelmiştir.Yastığa başını koyduğun an bir şey takılıverir aklına...O gün ,bir önceki gün, bir hafta önce ya da aylar hatta seneler önce yaşanmış olabilir.Küçük bir an, bakış ya da söz...Bütün uykun kaçıverir.Huzursuzluk kaplar içini.Söyleseydim yapsaydım cümleleri dolaşır beyninde yapmış olmayı istediklerinle yaşarsın o anları tekrar tekrar.Salona geçersin.Bir kalem  olsa elinde de yazsan duygularını..Çocuğun boya kalemi ile resim defteri geçer eline..O da ne ? Klavye kullanmaktan yazmak zor gelmeye başlamış.Vazgeçersin...Battaniyeyi sarmalayıp öylece bakarsın, bakarsın..Sonra bir kıpırtı gelir uzaktan.Kıyafetlerin birbirine sürtünme sesi ve  eşin karşında belirir.Neyin var ?

Neyim var ? Kafamda bir tuhaflık mı desem ne desem ?

Bakmayın böyle uyku kaçıran bir gece geçirdiğime...Coşku ile girdim bu seneye..Oğlum canım birtanem büyüyor.Saçlarına gömülüp orda nefes aldığımda huzur bulmaya devam ediyorum.Gülümsemesi çok hoş çok tatlı..Ön dişleri hafif çıkık gülerken öyle sevimli oluyor ki o haliyle.Annesi nin babasının gibi gözleri ışıldıyor gülerken..

Zaten oldum olası sevmem ya sadece ağzı ile gülenleri..Gülerken heryeri gülen insanları hep samimi bulmuşumdur..Eşimi de güldüğünde gözlerinin ışıldaması bağlamıştı ilk bana.

Böyle işte yeni yıl ilk günler.Sabahlar hala karanlık olsa da umut var içimde bu yıla dair.
Sanki daha çok sevgiyle dolacak kalbim.Daha çok mutlu olup mutlu edeceğim.Sanki ülkem daha huzurlu olacak.Tüm dünya barış içinde.Hayaller Paris.. ama olsun hayal olmadan olmaz ki...