19 Ağustos 2015 Çarşamba

Hafıza ve Uyku

İnsanın kısa bir süreliğine de olsa hafızasını yitirmesi ne korku dolu bir durum.
Kısa derken gerçekten kısa.En fazla 30-40 sn.Genelde yorucu bir gün sonrası başıma gelen bu durum dün gece korkudan titrememe sebep oldu.

Cumartesi gecesinden bu güne (3 gündür)  doğru düzgün uyumadığım için bakışlarım aptallaşıp ruhen ağlamaklı bir duruma geçtim.
Her ay ortasında yaptığımız gece çalışması sonrası problemlerden dolayı Cumartesiyi pazara bağlayan gece 3 te başlayan çalışmama Pazar akşam 18 de son buldu.
Bu yetmezmiş gibi Pazar ve Pazartesi gecelerim Yiğit in hastalanması nedeniyle nöbetle geçti.saat başı ayakta idim neredeyse.
Tüm Pazar yanında olamamanın verdiği hüzünle ağlayan yavrumu teselli ederken kendi halime acıyacak bir durumda değildim.
Ve dün akşam Şamil in iş yemeği dolayısı ile evde yalnızdım. Yiğit 10 da uyuyunca ben de huzurla hafif esen rüzgarla birlikte uykuya daldım.

23 :30 gibi bir ses ile birlikte yataktan kalktım.İçeriden süzülen ışığa doğru ilerledim ve odada kimse yoktu.Evde neden yalnız oluşumu anlamaya çalıştım ki evde yalnız olmak benim için çok doğal bir durum değil :)

Oturduğum yerde eşimin nerde olduğunu hatırlamaya çalıştım.Ellerim başımın iki yanında hafızamı zorlarkenki korkuyu hala hissedebiliyorum.Uyanamamak kendine gelememek sorular sorular...

Sonra hatırlayıp yatağıma uzandım...Derin uyku huzuruna teslim olarak...

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Gökçeada Tadı Damağımda Kaldı

Sakinlik kelimesinin karşılığı Gökçeada benim için.Dağların arasından görünen masmavi deniz, huzur,rüzgar,toprak ve çocukluğumu hatırlatan rum evleri...

Cuma günü başlayıp Pazar sonlanan bu gezi oldukça kısa gelse de basmakalıp, tekdüze hayatımıza bir renk farklı bir nefes getirdiği kesin...

 Bademli köyü Imbros Organik Otel de konakladık 2 gece.Otelin manzarası harika ancak restorandaki servisin çok da güzel olduğu söylenemez.Çocuk oyun alanı sayesinde kahvaltı,çay kahve keyfi yapabildik.

İlk gün Bademli ve Zeytinli köylerini gezdik.Madam ın Dibek Kakhvesinde kahvelerimizi içtik.Sokakları, rum evlerini dolaştık.

Gece rüzgar ve fırtına sesi ile uyuduk.Yiğit kaldığı odayı yadırgadığı için gece uykuya dalması biraz uzun sürdü.Ertesi sabah kahvaltımızı yapıp adanın güneyine yol aldık.Adaya gelmeden önce de araştırdığımız kadarıyla kuzeyin sahillerinin güneyden daha kayalık ve taşlık olduğunu öğrenmiştik.Laz koyu uzun sahili ve denizi ile bizi memnun etti.
Biraz tüp patlamış gibi kızarsak da harika bir gündü.zaten adada tam anlamıyla geçirdiğimiz tek gün cumartesi idi.

Badem liye dönerken Aydıncık a uğradık.Burada KiteSurfing yapıyordu herkes.Kaslı kaslı kızlar vardı :) Çok eğlenceli birşey gibi görünüyor.Belki bir gün denerim.

Pazar günümüz dönüş telaşesi ile başladı ve öyle devam etti.Gökçeadadan Kabatepe ye geldik.İlk defa gelibolu da şehitliklere gittim.Hem burnum sızladı gözlerim nemlendi hem de bu toprakların değerini kat be kat anladım.30 yaşıma kadar beklememeliydim dedim kendi kendime.Görülesi mekan Conkbayırı, Arıburnu..O tarih kitapları bize buralarda anlatılmalıydı sevgili öğretmenlerim.

Trakya üzerinden Yandex den faydalanarak İstanbul a geldik.Yandex  ile yolculuk sakin yolları önerdiğinden oldukça akıllıca oluyor.

Kıssadan hisse 3 gün Gökçeada için oldukça kısa.
Bana hatıra yüzlerce fotoğrafıyla tadı damağımda kaldı..

Susma...

susma...söyle nasıl yaşar böyle insan...
Yine çalışırken gelen müzik  sevdasıyla başladım dinlediklerimi yazmaya.Her şarkıda duygumun aynasını arar oldum.Bulunca mutlu oldum bu aralar...
Sen hangi şarkıyı seversin ? Hiç aynı şarkıyı dinlediğimiz an olmuş mudur ?
Peki hiç aynı şarkılarda duygulanmış mıyızdır seninle ?



4 Ağustos 2015 Salı

Anlayamadıklarım


  • Gözlerime zaman zaman oturan kan ,kırmızılıklar
  • Arada bir  serviste gelen buhranlar dışarıyı izlemeler ve kulağımda çalan melonkolik şarkılar
  • 30 u geçerken kafada genç kız olmak.. Ağırbaşlılık ne zaman başlar ? Başlamalı ?
Anlayamadıklarıma cevap bulmak için başladığım yazımın devamını getiremiyorum iyi mi ?

Dur bakalım başka ne var çantamda ?
  • Ülkenin iç bunaltan, sanki birinin elinde YOYO muşçasına hali
  • Eksiklerini başkalarının eksiklerinde kapatmaya çalışmak
  • Namus bekçileri (sen kötü ben iyiyimciler)
  • Emlakçılar (bu ara fena gıcığım)