13 Ocak 2024 Cumartesi

Babam Filmi Üzerine

Gece çalışmasında testlerin başlamasını beklerken gelen düşünceler.. Bir pazar sabahı 05:00

Televizyonlarda  neden iyiliği,  yardımlaşmayı körükleyen yapımlar yerine insanların nefret dolduğu, insan ilişkileri ya da  yemekler üzerinden birbiri ile atışan insanların gösterisine maruz bırakıldığını anlamaya çalışıyorum. Gündüz kuşağında  güzel bir davranışa imrenmek yerine başkası yerine utanmak anları ne kadar fazla....Ne zaman başladı yozlaşma ? Kırılma anı ne zamandı ?  Çocukluğumuz televizyonun bir nevi eğitim aracı olduğu döneme denk geldi. Bu yüzden mi şaşırıyorum bu duruma ? Susam Sokağı, Adam Olacak Çocuk...Ne güzel şeylere maruz kalmışız. Şimdi tüm çocukların açık tv lerden birbirine bağıran, nefret tohumları eken insanlara maruz kaldığını düşünmek içler acısı..Sosyal medya hepimizin hayatının tam ortasında ama Televizyonlar hala salonların ana odak noktası olarak yaşamaya devam ediyor bir çok evde...

Az önce, Babam isimli filmi göz yaşları içerisinde izledim. Eğitim almış bir insanın küçük bir kasabada  çevresini nasıl değiştirdiğini nasıl güzelleştirdiğini gördüm...İyilik ne zaman bu kadar uzağımızda kaldı...Biz ne zaman değiştik bu kadar ?  Bu film, benim bu kadar içime işlediyse tüm gün verilebilecek bu tür yayınların toplumu nasıl güzelleştirebileceğini hayal ettim.

Bilinçli bir yozlaştırma politikası döneminde miyiz ?

Çetin Tekindor gibi bir ustayı izlemek ve içimde oluşan kendini tamamlama isteği ile açtım bu sayfayı...

Günlük hayatımıza dalıp giderken, belki de çevremizde yapabileceğimiz ufacık değişikliklerin nasıl güzellikler yaratabileceğini hayal ettim..


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.