30 Eylül 2009 Çarşamba

Epiktetos tan bir inci

"Eğer hayattan şikayet edersen hiç olmazsa ilahi gücün sana verdiği silahları kullanmayıp yere atmış olduğunu itiraf et.”

Epiktetos

Anlık gelgitler

Değişiklik iyidir dedik ve girdik bir yola.Eski şirketimle yolları ayırdım ve artık yeni bir şirkete gitmek üzere uyanıyorum sabahları.Yeni ofis, yeni yüzler, kendini kanıtlama çabaları ile birlikte kızların kıyafet süzmeleri o bu derken alışıyorum bu yeni yaşama da.

Depresif duygular olmuyor değil.Hayattan ümidi kesip, ağlamalara tutulmalar da var... bir anda coşup havalara uçmalar da...Hepsini normal karşılıyorum.Bir tek şu sıkıntı atma amaçlı, "dükkan dükkan gezme hallerimi" kaldıramıyorum.Ne yapıyorum ben diyip dışarı atıyorum mağazadan kendimi.İşte o anlar bir tek gücüme gidiyor.O anlarda duvara tosladığımı hissedip yüzleşiyorum kendimle.Ne yapıyorum ben ?

Cevabı henüz bulamadım...

Kapanda gibi ruhum.Evet tatile gidemediğim için belki. Hiç böyle hissetmemiştim.Ben ki hayattan çalmayı severim.Ben ki hayattaki o heyecanı severim...Dolu dolu yaşamayı hayatı kucaklamayı severim...

Olsun sonbahar güzeldir.Yenilik mevsimidir sonbahar...Belki bende kendimi yeniliyorum kimbilir.

17 Eylül 2009 Perşembe

Back in town !

Düzcedeyim...Zaman koşturmadan yavaş yavaş akıyor burda.Sabahı öğleyi akşamı hissederek farkına vararak yaşıyorsun.Dağ manzaralı balkonda sabah kitap okuyup, yaşlılığın verdiği hassasiyetteki ananemi hayata kazandırma çalışmalarımla devam ediyorum güne...

Aşk biterse napıcağımı kara kara düşünüyorum.Bundan önce de elimde "Beni Ararken" adlı bir kitap vardı.Sıkı sıkı bağlanmıştım hikayeye.Hani müptelası olduğun dizi biter ya öyle burulmuştu içim kitabı bitirince...Şimdi de öyle olacak.Tekrar tekrar okusam da olmaz.En iyisi bitince kitabı özümsemek galiba.Biraz ara verip yine güzel bir hikaye ile karşılaşmak ümidiyle.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Aşk'tan bir parça

...İki seyyah bir şehirden diğerine gidiyormuş.Derken yollarının üstüne bir dere çıkmış.Tam suyu geçecekler ,az ötede korkudan tir tir titreyen yapayalnız ve gencecik bir kadın görmüşler.Adamlardan biri hemen kadının yardımına koşmuş.Onu sırtına almış,suyu öylece aşmış.Sonra kadını derenin öte yakasında bir yere bırakıp iyi günler dilemiş.Böylece yollarına devam etmişler.

Ancak yolun kalan kısmında öteki seyyahın ağzını bıçak açmamış.Suratından düşen bin parça. Somurrttukça somurtuyor.Birkaç saat böyle surat astıktan sonra suskunluğunu bozup şöyle demiş :"Ne demeye o kadına yardım ettin ? Bir de üstelik ona dokundun.Seni ayartabilirdi !Baştan çıkarabilirdi ! Erkekle kadın böyle temas etsin olacak iş mi ! Ayıp yahu !Olmaz bize yakışmaz !"

Kadını sırtında taşıyan seyyah sabırla gülümsemiş :"İyi de dostum , ben o genç kadını derenin karşısına geçirip orda bıraktım; sen ne demeye hala taşırsın ?"

"Kimi insan böyledir" dedi Şems. "Kendi korkularını , ön yargılarını başkalarına yansıtır ve onlarda gördüğünü sanır. İşte asıl yük budur.Zihinlerini zanlarla doldurup, sonra da bunca ağırlığın altında eziliverirler. Babanla aramzdaki bağın derinliğini anlayamayanlara söyle , önce kendi zihinlerindeki kiri pası temizlesinler !"



Kaynak : Elif Şafak/ Aşk

Yatış


Yatıştayım bugün.İş değişikliği ile birlikte bir güzel kafa izni aldım.Tadını çıkarmaya çalışıyorum.Bu akşam projemdeki arkadaşlarla veda yemeği yiyip yeni projeme geçişimi kutlayacağım kendimce...Tatil mi? Maalesef plansızlığımla birlikte bir yerelere kaçamıyorum.Ramazan rehavetinden olsa gerek.Ama müthiş planlarım var kış için.Kendimi kışa saklıyorum.Turlayacağım bu kış inşallah.

Eylül ,yağmur değişiklikler değişiklikler...

Bu arada elimden düşmeyen bir AŞK kitabı var bu aralar.İtiraf edeyim Siyah Süt ve Mahrem i okuma girişimlerim başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra bu kitaptan da ümitli değildim.Yanıldım fena da olmadı.Elif Şafak farklı geldi bu sefer..

1 Eylül 2009 Salı

Koşturmaca

Sabah neye yorsam bilemedim o dizlerimdeki gerginliği ayakta duramayışları.Bişeyler var bugünde ama hayırlısı dedim çıktım yola.

İş yerimin güzel çamlıkları ile süslü yolunda ilerlerken yağmurdan sırılsıklam olmuş kurt gibi 3 köpek çamlıktan üzerime doğru koşarken çılgına döndüm.Çantamla köpeği kendimeden uzakta tutmaya çalışırken neden bana saldırıyor diye düşündüm.1 tane de değil 3 adet..Genelde oynamak için koşturmaz mı köpekler??Saldırırlar mış ayrıca.Ve ilginç olan şey ben köpeklerden korkma(zdı)m. Bir süre beni koşturduğunu biliyordum ve aklımdan geçenler :

*Ondan daha hızlı koşamam
*Beni ısırınca çok acır mı
*Ne istiyor acaba ?

Önüme çıkan ilk arabayı durdurup yardım istedim.Arabadan korkup uzaklaşan köpeklere de feci gıcık oldum...