21 Ekim 2014 Salı

Wish List

Doğum günüme çok var, evlilik yıldönümüne de, yılbaşı en yakını :)
Bu aralar her yerde indirimini kolladığım 2 parçayı ekleyeyim de bir gören duyan olur belki :P

Şaka bir yana uzun zaman olmuş wish list yapmayalı.Öğrencilik , yeni mezunluk zamanları sonrası uzun beklemeler bitip "hemen alayım,aman ne olcak, bir daha mı gelecez dünyaya" zamanları gelince wish listlerin tadını unutmuşum.Halbuki beklemenin tadı başka.İşte listem;

Her rengin güzel ama lacivert bir başka güzel..Barbour benim olmalısın.


Ah nedir bu kadınların çanta derdi.Ben kolay yolu bulmuştum : "Kipling". Pratik kullanışlı temizlemesi kolay ama öyle aman aman bir şıklık yok.Beni başka çanta cezbedemez diyordum aşağıdaki Tommy çantayı görene kadar.Bu arada aşağadaki omuz tipi olmayabilir.( detaylı yazayım da ne olur ne olmaz )


Listem kısa oldu bu sefer.Evrene mesajımı yollladım bakalım hayırlısı :)


17 Ekim 2014 Cuma

İrmik Helvası


İrmik helvası yapıyorum her gelen misafire.Havam öyle yerindeki.Artık 3. yapışta tam kıvamı tutturdum.Bu seneki tatlım bu.Başka tarif öğrenene kadar.

Malzemeler
250 gr irmik ((paketler genelde 500, yarısını ekliyorsun)
125 gr tereyağı
2 bardak su
2 bardak toz şeker

Tarif :
İrmik e hiç birşey katmadan seramik tavada kavuruyorum önce.Mis gibi kokuyor.
Kısık ateşte kavrulurken arada karıştırıyorum
Küçük bir tencerede 3-4 kaşık tereyağı eritip, içine 2 bardak su, 2 bardak şeker ekliyorum.
Şeker eriyene kadar karıştırıyorum.
Tavadaki irmik renk değiştirip altın sarısı kıvamına gelince içine bir çorba kaşığı tereyağı ve fıstıkları ekliyorum

2 dk öle kavurup tenceredeki şerbeti yavaş yavaş ekliyorum. 5 dk kadar karıştırıyorum.Altını kapatıp üzerine kapak koyup 10  dk dinlendiriyorum.

Annem fıstık yoksa portakal kabugu rendeliyor.Öyle de güzel oluyor.Afiyet olsun :)

15 Ekim 2014 Çarşamba

Mesafe

Az önce güzel bir tespit okudum :

Alman filozof Arthur Schopenhauer’ın insan ilişkilerindeki yakınlığı anlatan metaforik hikayesini paylaşan Necmiye Doğruer, “Soğuk bir kış günü kirpiler ısınmak için bir araya toplanır. Ama kısa bir süre sonra dikenleri ile birbirlerini yaraladıklarını görüp birbirlerinden uzaklaşırlar. Üşüyünce, ısınma ihtiyacıyla tekrar birbirlerine yaklaşırlar ancak yine dikenlerin can yakıcı etkisini yaşarlar. Yakınlaşınca canları yanar, uzaklaşınca soğuktan üşürler. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilemi, aralarındaki uzaklık, her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürer. Ne soğuktan donacak kadar uzak ne de dikenleri birbirinin canını acıtacak kadar yakın bir hal hepsine iyi gelen bir mesafe olur” diyor ve bu durumun insan ilişkilerinde de benzer olduğuna dikkat çekiyor.