Külotlu Çorap ve Waffle Üzerine
Özgürlük
Bugün ilk kez okuldan kendin dönüyorsun. Özgür hissettiğin için az önce telefonda sesin cıvıl cıvıldı :)
Sabahları Arhan ile hava karanlıkken yola çıkıyorsunuz ama ben 2 gündür arkanızdan geliyorum. Bugün Arhan Keman ı unuttup geri döndüğünüzde size yakalanma tehlikesi atlattım. Zil çaldı Geldin bile :)
Seni Seviyorum !
Gerçeği Kabul Edebildiğin Kadar Güçlüsün
Kim söylemiş ,benim kafamda nasıl yer bulmuş hiç bilmiyorum bu söz. Filistin-İsrail çatışması, hatta tarihe muhtemelen Filistin Soykırımı olarak geçecek bir savaşın ortasında bu söze denk geldim. Tüm haber kaynaklarından bu karşılıklı vahşeti okuyoruz, dinliyoruz, izliyoruz sonra mecbur hayatımıza devam ediyoruz.
Dünya berbat bir halde.En son yahudi soykırımında bu duyguların hissedildiğini düşündüm. O dönem insanlar belki de bu kadar şahit değillerdi yaşananlara. Teknlolji gereği biz daha yakın hissediyoruz herşeyi. Birebir yaşıyoruz. Çocukları düşünüyoruz. Çocuğumuzu sevip kucaklarken vicdan azabı hissediyoruz. Daha çok yeni Şubat'ta aynı duyguları yaşadık. Yemek yerken yine vicdan azabıyla yedik yemeklerimizi, depremzedelere yardım için birbirimizle yarıştık. Ama 8 ay sonra savaşla aynı duygular geri geldi...Ondan önce Ukrayna için yaşadık aynı hisleri...Neden durulmuyor ? Gerçekten simülasyon olabilir mi Dünya ?
Duyguları fark etmek
Az önce okuduğum kitap diyor ki :
“Genelde duyguları tanımlama becerisi zayıf olan kişiler duygulanımlarını somatik ,yani fiziki olarak vücutta bir bölgede yaşanan bir semptom olarak tarif ederler. Bu kişiler kendilerini iyi ya da kötü hissettiğinde bu hissiyatı duygu olarak değil, vücudun bir bölgesindeki bir hareket ya da kıpırdanma olarak fark ederler.”
Selçuk Şirin - Yetişin Gençler
Birkaç yıl önce girdiğim yöneticilik görüşmesinde “Heyecanlı mısın ?” Sorusuna verdiğim cevap şuan yüzümde tokat gibi patladı :)
“Kalbimde kelebekler uçuşuyor gibi hissediyorum “
Ahqhqhwhwhh Esraaaaa yaaa
🤦♀️😄
Kahve
Kahve severlerin genel davranışı herkesin kahveyi çok sevmesi gerektiği ve içmeyenlerin hayatta çok şey kaçırdığı düşüncesine kapılması...Ah şu kahveyi de bir denesen buna bayılırsın cümleleriyle çay severlerin akıllarını çelmeye çalışıp bunaltmaları...Evet bu benim!
Aynı tavrı sushi için de yapıyor olabilirim. Ben de bayılmıyordum ama somonlu olan beni cezbetti. Bir denesen bak...
Ortak zevklerde buluşmanın heyecanı mı bu naif davranışın sebebi ?
Sabah 08:35 eveden çalıştığım dönemin herhangi bir günü gibi görünse de öğlene doğru yirmilik dişim için operasyona gireceğim içi yaşadığım stres nedeniyle buradayım.
Sen de biliyorsun değil mi ? Yine ne oldu Esra neye heyecanlandın da geldin...
İlk takdir ediliş
Öyle çok övülen takdir edilen bir çocuk değildim. Zaman zaman potlar kırıp aile üyelerini mahcup ettiğim olurdu. Ama o ilk takdir edilişimi unutmam mümkün değil. Dün gibi aklımda o an… o yaz akşamının kokusu öylesine net bu anım. zaman mekan hepsi capcanlı….
Çok misafirliğe gidip gelen bir aile olmamakla birlikte anne ve babamla gittiğimiz bir akşam oturmasında yaşandı bu ufak hatırladıkça beni gülümseten hadise…Bakkal Mustafa ya babamın ufak bir iyiliği dokunmuştu yanlış hatırlamıyorsam.. yoğun ısrarları ile bir akşam yeşillikler içerisindeki bahçesinde bir akşam çayına misafirliğe gitmiştik… bahçedeki o çiçekler yaz akşamını süslüyordu adeta.. neyse, büyükler çay içerken fazla sessiz duruşum Mustafa amcanın dikkatini çekmiş olmalı ki bahçede yer alan minik bakkalından daha önce hiç yemediğim cipsleri , çikolataları paket paket çıkartıp önüme yığmıştı… ah başka çocuk olsa hapur hupur yerdi ya ben o cipsleri evde abilerimle paylaşma heyecanı ile annemlerin o uzun sohbetleri ve çaylarının bitmesini beklerken bir yandan eve gittiğimde yüzlerindeki mutluluğunun hayaliyle önümdeki yığına baka baka bekliyordum. Ah evet vedalaşma sohbetleri derken kalkıyorduk evet eve gidecektik… sadece ısrarla bir paket bisküvinin tadına bakmışken hop Mustafa amca bütün cipsleri önümden toplamaz mı ! Ah kuzum sevmedi heralde derken yüzümün aldığı şekli bir tek annem gördü eminim…
Ben dönüş yolunda yaşadığım şoku atlatmaya çalışırken ilk takdirimi aldım ”Aferin kızıma , cipsleri hiç ellemedi hatta eve götürmeyi bile istemedi” annemden gelen bu cümleler biraz avutsa da şimdi dönüp yere ayağımı vura vura o cipsleri ve çikolata paketlerini istediğimi hayal ediyorum. Çocuktum istemek en doğal hakkımdı:) hem kendime mi istiyordum. Sadece birlikte yemenin tadını almak istemiştim… ah minik Esra’m… Yüzünü ellerimin arasına alıp gözlerinden öpüyorum bu gece…
Notre Dame Paris Müzikali
Ô Lucifer
Oh laisse-moi rien qu'une fois
Glisser mes doigts dans les cheveux d'Esméralda
Esmeralda ve Quasimodo nun o son sahnesi...
Sınıf anneleri ile yaptığımız en güzel Mayıs etkinliği kensinlikle bu müzikaldi...İyi ki gittim.
Mayıs ve Kapalı Maraş
Hiç Mayıs gelmemiş gibi bir Mayıs yaşanıyor. Sıcaklar henüz gelmedi. Hala montlarla dolaşıyoruz.Geçtiğimiz Pazartesi- Perşembe arası Kuzey Kıbrıs' a gittik.Hava burada 13 derece iken orada 24 dereceleri gördük. Havuz,deniz, güneşlenme keyfi ile birlikte Mayıs'ı en azından Kıbrıs'ta yaşadık.
Cuma günü İstanbul'a dönmemizle birlikte hem yarın yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi ile birlikte soğuk hava ile tatil modu bir anda uçtu gitti.Ülke için en önemli günlerden biri yarın. Umarım birşeylerin değiştiği kadına değer veren zihniyetin ülkeyi yönettiği günleri göreceğiz.
Kıbrıs gezisi sırasında rehber eşliğinde Kapalı Maraş ve Magusa gezilerimiz oldu.Kapalı Maraş 1970 lerden kalma göz alıcı binalarıyla beni Serpent dizisine götürdü adeta.1970 lere ışınlandım. Akdeniz mimarisi ve batı mimarisi ile birleşmiş harika bir tatil beldesi yaratmışlar. Sophia Loren ve tüm Hollywood un gözde tatil mekanıymış. Hiç bilmiyordum ama Kıbrıs inanılmaz bir tarihi havaya sahipti. O muhteşem sahilin kelimelere dökülmesi mümkün değil...1970 lerde otel ve turizm cenneti iken Kıbrıs Barış Harekatı sonrası askeri bölge ilan ediliyor ve yerleşime kapatılıyor. Şuan plajı kullanmak ve içerisinde gezmek mümkün.
Lala Mustafa Paşa Cami , Nazım Hikmet Zindanı ve Petek Pastanesi de Gazimagusa'da gezdiğimiz diğer yerlerdi.
Bencil ?
16 saatlik doğum maceramdan bahsetmişimdir. ama sadece bir post bahsettiğim için bence tekrar konusunu açabilirim :) 16 saat boyunca epiduralsiz normal doğum yapmak için çırpınan ve çatın yetersiz diyen doktorumu dinlemeyip direnen ve sonunda sezeryana geçen zekamı saygıyla (!) selamlıyorum. Hayatım boyunca bencil olarak adlandırıldığım için nasıl bir anne olacağımı ben bile merak ediyordum. Ameliyat sırasında verilen ilaçlardan mı heyecandan stresten mi bilinmez o gece uyuyamadım. Uyumadığım gibi annemi sürekli dürtüp nefes alıyor mu bakar mısın diye sorduğum anları hala gülerek hatırlıyorum. Ama en unutamadığım anlardan biri sanırım babamın telefonda ağlayan haliydi...Konuşamadı, ağlarken konuşamamıştı.Gelmeyi çok istedim dediğini hayal meyal hatırlıyorum.
Böyle yarı cahil yarı kitaplardan bilgilenmeye çalışan, çocuğu uyuduğunda herkesi susturamaya çalışan garip bir anne oluvermiştim. Herkesin cahil ama birşeyler biliyormuş gibi görünmeye çalışan hallerime gülümsediğine eminim. Ama keşke bir kaç kişi çıkıp bu durum çok normal geçecek kendine yüklenme, harika olmak zorunda değilsin, iç güdülerine güven diyiverseydi. Biraz rahatlatılmaya çok ihtiyaç oluyor çünkü. Kendi ailemin ilk çocuk doğuranı da olmak kolay değildi zira çok halden anlayan da yoktu :)
Diyeceğim o ki sanki biz de çocuklarımızla birlikte büyüyoruz ve her geçen yıl farklı bir ebeveyn oluyoruz. Bendeki ilk dönüşüm artık dünyanın etrafımda dönmediğini anlamam ve bunu kabullenmek olmuştu. İyi ki de böyle olmuş. Zaman zaman o ilk evrelerdeki yetersizlik duygusu gelmiyor değil ama bu sefer bunu itiraf etmek iyi geliyor... "Ben de seninle büyüyorum ve gelişiyorum hata yapabiliyorum ama senin için en iyi anne olmaya çalışıyorum bilesin" dediğim anlar oluyor. Hem dürüst hem kabullenmiş hem de gelişime açık oluyorum değil mi :D
Bencilliğimin bittiği an senin doğumun oğluşum..Heralde bir insan kendinden fazla başka bir şeyi bu kadar sevemez bu kadar önemsemeymez.Saçlarına hep gömülesim hep koklayasım var.Ne güzel bir çocuksun sen....
Kayış
Felaket
2016 Darbe girişimi , 2020 pandemi ve 2023 Maraş depremi..Daha ne yaşanabilir demiyorum çünkü İstanbul depremi kapıda..Bir yaşamda hangi felaketlere şahit olabilir ki insanlar ?
60 bin insan vefat etti.Belki daha fazla...10 ili vuran depremle birlikte hayat alt üst oldu. 6 Şubat itibariyle hiç bir şey eskisi gibi olmadı. Çünkü hepimiz içimizde bir yerde depremi birebir o insanlarla birlikte yaşadık. TV, twitter, instagram birleşti ve gözümüzde yaş dinmedi...Ne yapabiliriz diye sürekli ordan oraya çırpındık. Kimiz yetti kimimiz yetemedi. Hep lokmalar boğazımızda düğümlendi ve ne yazıkki çay içmeye, ısınmaya utandık günlerce...Psikolojiler alt üst anlayacağın.Hala yazarken gözlerim dolu...
Faso fiso
Hayatında bazen başına gelen olumsuz olaylar aslında iyi neticeler ile sonuçlanabilir faso fisoları bir kenara olumsuz olaylar esnasında hayatındaki insanları ayıklama dönemine girdiğin kesin…
Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi , gelen giden fikirler , telefonun elinden düşmemesi, proje baskısı, bunlarla birlikte yeterli ebeveyn olma çabası, mükemmel okul Veli yorumları birleşince o mükemmel kıvama geliyorsun.
Mis gibiyim mis !!! Öyle güzel ki gelsene
Loş bir ışık
Alttarafı loş bir ışık… neden sürüklesin ki yıllar yıllar öncesine…Yatmadan önce babası gazete ya da kitap okuyanlar burada mı ? Uykuya gazete hışırtısı ile dalanlar ?? Ne güzel bir gülümseme yayıldı yüzümde o gecelerin anısı canlandı gözümde… bak gazetenin kokusu bile geldi. Alt tarafı loş bir ışıktı yatmadan önce beni çocukluğuma götüren.
Herşeye rağmen gülümsemenin bir çok sorunu çözdüğünü sanırım sizinle öğrendim.Boşver diyorum sağlıktan önemli değil ki diyorum ama yine de söz geçiremiyorum isteklerime..Sadece sürükleniyorum o duygudan o duyguya…Bu aralar zormuş yetişkin olmak.
Minik gece kuşu
Ne zamandır aklımda yazacağım bu anımı ancak uygun ruh haline bugün kavuştum. Yeni yıla girmeden gittiğimiz Düzce ziyaretinde köyde kalacağı...
-
19-22 Kasım arasında AI in Business Konferansına katılım amacıyla Londra daydım. Daha önce 2014 (Nisan) , 2017 (Haziran ve Aralık ) tarihle...
-
Oğlak dolunayından mıdır nedir sürekli geçmişteki anılara gidip geliyorum :) bir süre böyle devam edecek sanırım. Evliliğimizin ilk ayları…k...
-
Yiğit birkaç günlüktü… emzirme ya da tamamen ne yapacağını bilememenin verdiği gerginlikten dolayı omuzlarım tutulmuş ve şiddetli baş ağrısı...